25 Kasım 2023 , Cumartesi - 19 : 29

ZEKATI, TİCARET MALLARINDAN VERMEK DOĞRU MUDUR?

Zekat konusundaki önemli bir mesele de, zekatın ticaret mallarından verilmesidir.

Bugün sosyal hayat içinde pek çok kişi zekatını ticaret mallarının mislinden vermektedir.

Ebû Hanife’ye göre; tüccar malının zekatını fakirlerin daha fazla yararına olacak paralarla verir.

İmam Muhammed’e göre ise; tüccar malının kıymetini yaşadığı beldede en çok tedavülde dolaşan para ile belirler. Çünkü bu hem daha kolay, hem de fakirlerin menfaatleri açısından daha münasiptir. Zira fakir, zekat parasıyla ihtiyacı olanları parayla alabilir.

Ticaret yapanların yıllık kazançlarının yüzde iki buçuğunu tedavüldeki parayla vermeleri gerekir.

Günümüzde bazı kimselerin zekatını verirken, satılmayan, piyasası olmayan, değeri düşük mallardan zekat verdiklerine şahit olmaktayız.

Oysa fakirin o anki ihtiyacı, zekat veren tüccarın sattığı ayakkabı, pantolon, gömlek, gıda gibi şeyler olmayabilir.

Çağımızda takas ve mübadele usulü olmadığı için, mal değil, para fakirlerin ihtiyaçlarını karşılamaktadır.

Tüccarlar da ticaret malları üzerinden mal değil, para kazanmaktadırlar. Bu nedenle tüccar, sattığı malı zekat olarak vermek yerine, kazandığının kırkta birini tespit etmeli ve nakit olarak fakirlere vermelidir.

Ayrıca Kâbil gibi, malın en kötüsünden değil; Hâbil gibi en iyisinden vermeliyiz.

Bize zekat verme ibadetini farz kılan Allah’a hamdolsun.

Bu konuda Şâfiî mezhebinin yaklaşımını da vermek istiyoruz. Zira avâmın ekserisi bu iki mezheb arasındaki fetvaları karıştırmaktadırlar.

Ticarî malların zekatı, mal olarak mı yoksa o malın bedeli olan para olarak mı verileceği hususunda
üç görüş vardır.

Birinci görüş; ticarî mallarının zekatını paradan (altın veya gümüşten) vermek farzdır.

Bu durumda ticaret mallarının bir kısmını zekat olarak vermek yeterli olmaz. Çünkü ticarî mallarının bizzat kendileri zekata tâbi mallar değildir. Onlara zekat düşmesinin nedeni; onlarla ticaret yapılmasından, onlar üzerinden para kazanılmasından dolayıdır.

Mal hangi paraya göre değerlendirilmişse, zekat da o para ile verilmelidir. Bu görüş, Şafiî mezhebinin en yaygın olan görüşüdür. Çok da isabetlidir. Çünkü tüccar, ticaret malları karşılığında ne kazanıyorsa, zekatını da ondan vermelidir.

Zengin tüccarın kazanmaya çalıştığı ve ihtiyaç duyduğu para, fakirlerin de ihtiyacıdır.

İkinci görüş; zekatın farz olmasının sebebi mal olduğu için; zekat da maldan verilir.

Fakat özellikle günümüz açısından söylemek gerekirse, mal her ihtiyacı karşılamamaktadır.

Sadece o mala ihtiyacı olanların işine yaramaktadır. Fakir bir kişiye zekat olarak eşya verildiğinde o kişi, o malı satıp para kazanamaz.

Sözün burasında şu ibret tablosuna da dikkat çekelim.

Kendisine Ramazan ayında zekat olarak birkaç teneke zeytinyağı yada diğer gıdalar gelen bazı fakirlerin ihtiyacından fazla olan kumanyaları pazarlarda sattıklarına şahit olunmaktadır. Bu da, hazin bir görüntüdür. Özellikle zengin tüccarların da görmesini ve ibret almasını dileriz.

Şafiîlerin bu konudaki üçüncü ve son görüşü de; tüccar isterse maldan isterse malın değeri üzerinden zekat verir. Çünkü zekat, hem mala, hem de paraya bağlanır.

Burada iki noktaya temas edelim; zekatın mal yada para olarak verilmesinde fakirlerin menfaati gözetilmelidir.

Bazı durumlarda fakirlerin ihtiyacı mal da olabilir.

Zekat mal olarak verilecekse, zekat verilecek kişinin ihtiyaçlarının tespit edilerek zekat verilmesi gerekir.

Zenginler, cimrilik yapmak ve para vermemek için dükkanındaki kıymeti düşük, kusurlu ve piyasası olmadığı için satılmamış mallardan zekat vermeye kalkmamalıdırlar.

Bu üçüncü görüşe göre, ticaret mallarının zekatı para olarak da verilebilir.

Hanefî mezhebinin görüşü de, yukarıda açıkladığımız gibi, tüccar malının kıymetini tedavüldeki para ile vermelidir.

Üç ana başlıkta tafsilini verdiğimiz görüşler ise, Şafiîlere aittir.

Allah’ın her şeyin en doğrusunu bildiğini belirtmekle beraber, tüccarın zekatını verirken fakirlerin menfaatlerini gözeterek vermeleri gerektiğini ifade edelim; bu da özellikle günümüzde malın kıymetinin para olarak verilmesidir. Zira mübadele aracı paradır.

Allah hepimizi doğruya muvaffak kılsın.  (Amin)

Hakkında Yusuf Semmak

Araştırmacı, Yazar

BUNA'DA BAK!

Ehven-i Şerreyn Nedir?

بِسْـــــمِ اللهِ الرّحْمَنِ الرّحِيمِ Ehven kelimesi “daha hafif”, ehvenü’ş şerreyn terkibi ise; meşru olmayan iki …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir