17 Nisan 2024 , Çarşamba - 00 : 36

Türkçe Namaz Olur mu?

Türkçe Namaz’ın câiz olmadığını müctehid alimlerin fetvalarıyla, kaynaklı olarak, ispatlamak ve bu konu üzerindeki şâibeleri ortadan kaldırmak istiyoruz. İnşâallah, bu açıklamalarımızdan sonra, artık medyada, Tv’lerde yer alan, “Türkçe Namaz” tantanalarının “İslâm’a uygun olmadığı” açıklığa kavuşmuş olur.

Şafii alimlerinden İmam Nevevî şöyle der: “Mezhebimizde okuyan kimse namazda olsa da olmasa da Kur’an’ı Arapça’dan başka bir dilde okuması câiz değildir. Cumhur-u ulemâ da bunu desteklemişlerdir.” *

Mâliki mezhebine dair yazılmış olan Dusukî Haşiyesinde şöyle geçer: “Kur’an’ı Arapçasından başka bir dilde okumak câiz değildir.” *

Hanbeli mezhebinden İbn Kudâme şöyle der: “Arapça okumayı bilse de bilmese de, Arapça’dan hariç Kur’an okumak câiz değildir, yeterli olmaz.” *

Hanefi alimleri ise bu konuda “İmam Ebû Hanife ilk ictihadında namaz kılanın, Arapça’dan başka bir dilde Fâtiha’yı okuyabileceğine hükmetmişti” derler. *

Fakat Ebû Hanife sonradan bu görüşünden vaz geçmiştir. Vaz geçmiş diyenler, Ebû Hanife’nin arkadaşı Nûh b. Ebî Meryem, Ebû Yûsuf’un arkadaşı Ali b. Cad, ve Hanefilerin mutemed alimi Ebû Bekir el-Cessâs’tır. Malum, müctehid bir görüşünden vaz geçerse o görüş ona nispet edilemez ve onunla amel edilmez. İmam Ebû Hanife’nin Kur’an’a “Sırf mana değil, hem lafız hem manadır” demesi önceden söylediği ictihaddan vaz geçtiğine en açık delildir.

Ali Bezdevi kendi meşhur Usûl’ünde şöyle der: “Tüm alimler katında Kur’an hem lafız, hem de manadan oluşan bir Kitab’dır. Ebû Hanife’nin sahih görüşü de budur.” *

İmam Merğinani şöyle der: “Bu konuda İmam Ebû Hanife, sahibeynin görüşüne dönmüştür. İtimad edilen görüş de budur. Dolayısıyla Arapça bilen bir kişi Farsça Kur’an okuyamaz.” *

Sahibeyn: İmameyn demektir. Hanefi mezhebinde İmam Ebû Hanife’nin talebeleri olan, İmam Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed’e birlikte verilen bir isimdir. Bu iki alim de mutlak müctehiddirler.

İmam Ebû Hanife’nin, cumhur-u ulemânın görüşüne döndüğüne başka bir delil daha söyleyelim: “İmam Ebû Hanife’nin, âmmenin görüşüne döndüğü sahihtir. Nûh b. Ebî Meryem ondan nakleder. Musannif, Mebsut’un şerhinde zikretmiştir. Kadı Ebû Zeyd ve tüm muhakkikler bu görüşü desteklerler.” *

Hâsıl-ı kelâm; namazda iken Kur’an, Arapça’dan başka hiçbir dilde okunmaz. Zira Kur’an’ın lafzında gizlenen belağat tercümeden sonra o özelliğini kaybeder. İçinde münderic olan i’câzını tercüme anında yitirir. Arapça’dan başka Kur’an’ın nazım ve üslubunu hiçbir dil ihtiva edemez. Onun için İslâm tarihi boyunca tüm müctehid alimler, “Kur’an Arapça’dan başka bir dilde okunamaz” diye, ittifak etmişlerdir. Fakat günümüzde bazı İlâhiyatçılar, Ebû Hanife’nin adını kullanarak, Türkçe Namaz’ın câiz olduğunu söylemek suretiyle, bu İmam’a açıkça iftira etmektedirler. Kaldı ki, böyle bir görüşü ortaya atmakla da “ilk olmakla” gurur duymaktadırlar! Oysa böyle bir görüşün -tüm ulemanın yanında- hiçbir değeri olmadığı için, İslâm tarihi boyunca, ortaya atılmamış, destek görmemiş ve savunulmamıştır.

Bu tür görüşleri ancak dinde reform yapmak isteyen bid’atçılar ve Türk-İslâm sentezini Müslümanlara kabul ettirmek için dinin etki ve gücünden yararlanmak isteyenler ortaya atabilir. Ben bir Türk olarak diyorum ki; “Ben Türk’üm, ama ırkımdan, rengimden önce gelen kimliğim, Müslüman olmamdır.” Müslüman olarak Kitabımızın dili Arapça’dır. Kur’an da; hem lafız, hem de manasıyla Allah’ın Kelamıdır. Tüm alimlerin ittifak ettiği gibi, namazda Kur’an kıraati farzdır. Kur’an’ın Türkçe, Kürtçe, Farsça, İngilizce vs çevirilerine Kur’an denmez; meal denir!

Yukarıdaki kaynaklı açıklamalarımızdan sonra, 4 mezhebin müctehidlerinin ictihadlarıyla konu açıklığa kavuşmuştur.

Hakkında Yusuf Semmak

Araştırmacı, Yazar

BUNA'DA BAK!

Ehven-i Şerreyn Nedir?

بِسْـــــمِ اللهِ الرّحْمَنِ الرّحِيمِ Ehven kelimesi “daha hafif”, ehvenü’ş şerreyn terkibi ise; meşru olmayan iki …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir